ÖDEV ARŞİVİ
Sayın Ziyaretçimiz;
Ödev Veya Konu Anlatımları Kategorilerini Görebilmeniz İçin Üye Olmanız Gerekmektedir...
Ödev Arşivimizi Sadece Üyelerimiz Görebilir
ÖDEV ARŞİVİ
Sayın Ziyaretçimiz;
Ödev Veya Konu Anlatımları Kategorilerini Görebilmeniz İçin Üye Olmanız Gerekmektedir...
Ödev Arşivimizi Sadece Üyelerimiz Görebilir
ÖDEV ARŞİVİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ÖDEV ARŞİVİ

Özgür Arşiv
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Osmanlı Devletinde (Saray Yönetimi)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 123
Paylaşımcı Puanı : 2147483647
Kayıt tarihi : 03/04/09

Osmanlı Devletinde (Saray Yönetimi) Empty
MesajKonu: Osmanlı Devletinde (Saray Yönetimi)   Osmanlı Devletinde (Saray Yönetimi) Icon_minitimeÇarş. Nis. 29, 2009 6:20 pm

Osmanlı Devletinde (Saray Yönetimi)
SARAY TESKILÂTI
Bursa feth edilip merkez haline getirilmeden önce,
Osmanogullari'na ait özel bir saray yoktu. Osmanli Beyi, diger
emirler gibi kendi ailesi halki ile birlikte bir evde oturur, beyligin
ileri gelenlerini ve tebeasini burada kabul ederdi. Isler, bu
mütevazi evde görüsülürdü. Bu sekildeki
bir ikametgâhin, muhafiz vs. gibi fazla sayida yardimci kimselere
de ihtiyaci yoktu. Nitekim bir katip, birkaç çavus,
haberci ve az sayida bir muhafiz grubu, bütün isleri
görmeye yetiyordu. Yaz aylarinda, genellikle bey evinin
karsisindaki ulu çinarlarin serin gölgelikleri, toplanti
yeri olurdu. Yaz mevsimindeki bu toplantilar, Osmanlilarin
Sögüt bölgesine yerlesmeden önceki
göçebelik dönemini hatirlatiyordu. Zira bu
dönemlerde, asiretin ileri gelenleri açik havada, beyin
çadirinin önünde toplanip isleri
görüsüyor ve bir karara variyorlardi. Bununla beraber
zaman zaman sefer veya herhangi bir sebeple hareket halinde bulunan
beyler, eski Türk âdetlerine göre at sirtinda da
toplantilar yaparlardi. Böyle toplantilarda sadece sifahî
kararlar verilirdi. Bey, Cuma günleri Cuma namazinda hazir
bulunurdu. Bu, beyin tebeasiyla görüsmeye, onlarin dert ve
sIkâyetlerini dinlemeye vesile olurdu. Bu dönemdeki
bütün âdet ve merasimler, Oguz töresince icra
olunurdu.
Orhan Bey, Bursa'yi feth edip is basina geçtikten sonra beyligi
her sahada teskilâtlandirmaya gayret etmisti. Bunun
içindir ki bazi arastiricilar, Osmanli Devleti için onun
döneminden itibaren bugünkü mânâda "devlet"
denebilecegini kayd ederler.
Gerçekten, Osmanli Devleti, gelisip
büyüdükçe, hükümdarlarinin oturduklari
saraylar da bu gelismeye paralel olarak büyümüs ve
ihtisamlari artmisti. Ilk Osmanli sarayi, mütevazi bir sekilde
Bursa'da yapilmisti. Bundan sonra Edirne'de saraylar insa edilmisti.
Istanbul'un fethinden sonra Fâtih Sultan Mehmed tarafindan
bugünkü Bâyezid'de Istanbul Üniversitesi'nin
bulundugu sahada bir saray yaptirilmisti. Fakat daha sonra begenilmeyen
bu sarayin (Eski saray) yerine Marmara ile Haliç arasinda
bulunan çikintili tepe (Sarayburnu) üzerinde yeni bir saray
insa edilmisti. Yeni saray adi verilen bu saray (Topkapi Sarayi),
padisahin ailesine mahsus daireler (harem), Enderûn ve dis
hizmetlerle alâkali Birûn adi verilen üç
kisimdan tesekkül etmekteydi. Fâtih'ten sonra gelen Osmanli
padisahlari, 1400 metre uzunlugunda "Sûr-i Sultânî"
denilen yüksek ihata duvan ile çevrili olan bu sarayda
ikamet ettiler.
Fâtih Sultan Mehmed tarafindan insasina baslanilan ve XIX.
yüzyil ortalarinda Dolmabahçe Sarayi'na tasinincaya kadar
yaklasIk dört asra yakin Osmanli padisahlarina hizmet eden Topkapi
Sarayi'na, hemen her Osmanli padisahi bir ilavede bulunmustu. Bu saray,
3 Nisan 1924 tarihinde çikanlari Bakanlar Kurulu karan ile
müze haline getirilmistir.
Orhan Bey'in, Bursa'nin iç kalesinde bir sarayi vardi. Fatih
devrine kadar gelen Osmanli hükümdarlari tarafindan
kullanilan Bursa sarayindan Evliya Çelebi de bahs etmekte, ancak
sarayin bu hükümdardan sonra ragbet görmedigini, sadece
muhafiz bostancilarinin burada bulundugunu kayd etmektedir. Mamafih,
Bursa büyük bir yangin ve depreme maruz kaldigi için
Evliya Çelebi'nin bahs ettigi sarayin, Orhan Bey devrinden kalan
bina olmadigi söylenebilir. Ayrica 1402'deki Ankara
Muharebesi'nden sonra Bursa'nin maruz kaldigi Mogol istilasi
esnasindaki yangin ve yagmalamalar da düsünülecek olursa
Orhan döneminden XVII. asra pek fazla bir seyin kalmayacagi
kanaatine varilabilir.
Bursa sarayi hakkinda bilinenler pek fazla degildir. Teskilat ve
iç taksimati ise hemen hemen hiç bilinmemektedir. Sadece,
muhafazasi için kapicilarinin, muhtelif hizmetler için
iç halkinin ve harem kisminin bulundugu söylenebilir.
Edirne'nin fethinden sonra da Bursa bir müddet daha devlet merkezi
olmakta devam etmisti.
Bilindigi gibi Rumeli fetihlerinin basladigi siralarda Osmanli
Devleti'nin merkezi Bursa idi. Edirne'nin fethinden sonra da burasi
hemen terk edilmedi. Bununla beraber Edirne'de ilk sarayin Murad
Hüdavendigâr (I. Murad) tarafindan h. 767 (m. 1365) yilinda
yaptirildigi ve yerinin de bugünkü Selimiye Camii'nin
bulundugu yüksek yerde veya yakininda oldugu ileri
sürülmektedir. Evliya Çelebi, kendi zamaninda bu
sarayin bulundugunu ve Musa Çelebi tarafindan etrafinin bir
duvarla çevrilmis oldugunu bildirir. Yine onun yazdigina
göre, Kanunî Sultan Süleyman da bu sarayi tamir
ettirmis ve acemi oglanlarina tahsis etmistir. Bu eski saraydan
günümüze kadar bir iz kalmamakla beraber, Selimiye
Camii'nin üst tarafindaki Saray Hamami denilen Çifte Hamam
harabesinin bu saraya ait hamamin kalintisi oldugu kabul edilmektedir.
Edirne saraylarinin en meshuru, Hünkârbahçesi Sarayi
denilen Yeni Saray olup burada harem daireleri ile diger
teskilâtlar vardi. Yine Evliya Çelebi'nin kaydina
göre önceleri koru halinde bulunan bu yer, Sultan Birinci
Murad tarafindan imar edilmis, fakat Sultan II. Murad, Tunca nehrinin
kenarinda bulunan bu mevkii kösklerle süslemisti. Kendisinden
sonra gelenler de buraya ilaveler yaparak Kanunî zamaninda
mükellef bir hale getirmislerdi.
Istanbul'un fethinden üç yil sonra, yani 1457 senesinde
Edirne sehri büyük bir yangin sonunda tamamen yok olmus
gibiydi. Bu arada saray da yangindan zarar görmüstü.
Bunun için sehrin yeniden imari sirasinda Fâtih'in emri
ile yeniden Hünkârbahçesi Sarayi diye anilan yerde
insa edilen sarayda alti bin iç oglani ile besyüz civarinda
bostanci vazife görüyordu. Iç oglanlari, Topkapi
Sarayi'nda oldugu gibi muhtelif koguslar halindeydiler. Bostancilar hem
Edirne sarayi bahçelerine hem de Edirne'de bulunan Mamak,
Çömlek ve Mesihpasa bahçelerine bakiyorlardi. Aynca
Edirne Bostancibasisinin idaresinde sehrin inzibat isleri ile de mesgul
oluyorlardi. Hükümdarlar, Istanbul'da ikamete baslamadan
önce Edirne sarayinda, muhafiz kapicilar ve kapicibasilar vardi.
Bunlar sonradan kaldirilmislardi. Onlarin yerine bostancilar bakmaya
baslamislardi. Edirne sarayindaki iç oglanlarin kidemlileri,
üç senede bir Istanbul'daki yeni sarayin Enderûn
kismina veya kapi kulu süvari ocaklarina verilirlerdi. Keza
Bostancilar da zamani gelince kidemlerine göre Yeniçeri,
Sipahi veya Müteferrika olurlardi.
Edirne sarayi da Istanbul'daki yeni sarayda oldugu gibi Enderûn, Birûn ve Harem kisimlarindan meydana geliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dersanem.yetkin-forum.com
 
Osmanlı Devletinde (Saray Yönetimi)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Osmanlı Devletinde (Vezirler)
» Osmanlı Devletinde (Nişancı)
» Osmanlı Devletinde (KadıAsker)
» Osmanlı Devletinde (Deftarlık)
» Osmanlı Devletinde (Sehzadeler)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ÖDEV ARŞİVİ :: Ödev ve Konu Anlatımı Kategorileri :: Tarih-
Buraya geçin: