| ÖDEV ARŞİVİ Özgür Arşiv |
| | MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 123 Paylaşımcı Puanı : 2147483647 Kayıt tarihi : 03/04/09
| Konu: MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Salı Nis. 21, 2009 4:00 pm | |
| MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ
Meşrutiyet (1908) 'den sonra memlekette başlayan ve o devirde “Türkçülük” adı verilen milliyet hareketi, “edebiyatta millî kaynaklara dönme” düşüncesinin doğmasına yol açmıştır. “Millî kaynaklara dönme” sözüyle ; dilde sadeleşme, aruz vezni yerine hece veznini kullanma, yerli hayatı yansıtma kastedilmiştir. Bunları gerçekleştirmeyi ülkü edinen edebiyat akımına “Millî Edebiyat” adı verilmiştir. a. Dilde sadeleşme hareketi 1911 nisanında Selanik'te Ömer Seyfettin, Ali Canip ve Ziya Gökalp tarafından çıkarılan Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” adıyla ileriye sürülmüştür. Bunlar, konuşma dilini yazı dili haline getirme davasını benimsemişler, “Millî edebiyat'ın millî lisan'dan doğacağı”nı (Ömer Seyfettin) söylemişlerdir. Bu hareket kısa zamanda tutunmuş ve XX. yüzyıl edebiyatının ayırıcı niteliği olmuştur. b. Aruz vezni yerine hece veznini kullanma davası ilkin Mehmet Emin'in 1897 Yunan savaşı dolayısıyla yayınladığı Türkçe Şiirler adlı kitabı vesilesiyle ortaya sürülmüş, Rıza Tevfik'in halk şiirleri yolundaki koşma ve nefesleriyle desteklenmiş ise de, uzun zaman gerçekleşememiş; ancak Birinci Dünya Savaşı içinde, özellikle 1917'de Servet-i Fünun dergisi tarafından “Şairler Derneği” adıyla toplanan gençler (Orhan Seyfi, Yusuf Ziya, Faruk Nafiz, v.b.) tarafından benimsenmiştir.Bu dönemde aruz vezni de bir yandan sürüp gitmiş ve Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi üç kuvvetli sanatçının elinde varabileceği gelişmenin en yüksek noktasına erişmiştir. c. Yerli hayatı yansıtma davası ise, yalnız birkaç şair (Mehmet Emin, Mehmet Akif, kimi şiirleriyle Yahya Kemal, Cumhuriyet devrindeki bazı şiirleriyle Faruk Nafiz, v.b.) ve daha çok hikâye ve roman yazarları tarafından benimsenmiştir. ç. Şiir alanında, hece vezninin ilk ürünlerini veren şairlerin (Mehmet Emin'den başka) hemen hepsi bir yandan aruzla yazmışlar; bir yandan da, Türkçülük hareketinin ve Ziya Gökalp'in etkisiyle, hece veznine yönelmişlerdir. Ne var ki, bunların hece vezniyle ortaya koydukları ürünler, yalnız biçim (dil, vezin, nazım biçimi) kaygısıyla yetinilen, derinliği olmayan, yalınkat manzumelerdir. Gerçek değer taşıyan şiirler, aruzun son üç ustasının “Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal” kaleminden çıkmıştır. Bunlardan Mehmet Akif, önce Tevfik Fikret'in uyguladığı “nazmı nesre yaklaştırma” hareketini sürdürüp geliştirmiş; Ahmet Haşim ile Yahya Kemal ise, bunun tam tersi bir tutumla, “şiir nesre çevrilme olanağı bulunmayan nazımdır; (...) musiki ile söz arasında, sözden çok musikiye yakın, ortalama bir dildir” (A.Haşim), ve “şiir, nesirden bambaşka bir hüviyettedir : musikiden başka türlü bir musikidir” (Y. Kemal) görüşünü savunmuş ve uygulamışlardır. Bu üç şair, bir yandan da, Türk şiirinde üç ayrı akımın temsilcisi olmuşlardır : Mehmet Akif, şiirde Tevfik Fikret'ten devir aldığı “Realizm” akımını geliştirmiş, “hayal ile alışverişi olmadığını, her ne demişse görüp de söylediğini, en beğendiği mesleğin hakikat olduğunu” bildirmiş, Fecr-i Âti topluluğundan gelen Ahmet Haşim, Batıdan gördüğü “Sembolizm” akımını benimsemiş, “dünyanın şekillerini hayal havuzunun sularında seyrettiğini; onun için, dünyanın taşlarını ve bitkilerini renkli bir akis gibi gördüğünü” belirtmiş; Yahya Kemal de, yine Batıda gördüğü “Romantizm” akımını benimsemiş ve bu anlayışla, Divan şiiri yolunda klasik şiir denemelerine girişmiş; sade dille ve yeni nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerinde de yine biçim kusursuzluğuna, yapmacıksız ve sağlam anlatıma önem vermiştir. Meşrutiyetten Mütareke sonuna kadar süren ve Trablusgarp Savaşı (1911), Balkan Savaşı (1912-1913), İkinci Dünya Savaşı (1914-1918), Mütareke yılları (1919-1922) gibi büyük olayları içine alan ve Osmanlı İmparatorluğunun parçalanıp yıkılmasıyla sonuçlanan bu dönemde, önemli sayılan yalnız iki şair (Mehmet Emin, Mehmet Akif) toplumsal konulara yönelmiş; ötekiler, ortalıkta sanki hiçbir şey yokmuşçasına, sadece aşk, özlem v.b. gibi, bireysel ve duygusal konular ve temalar üzerinde durmuşlardır. Hikâye ve roman alanında, bir bölüğü “Fecr-i Âti” topluluğundan gelen “Yakup Kadri, Refik Halit), bir bölüğü bu topluluk dışında kalan (Ebubekir Hâzım, Ömer Seyfettin, Halide Edip, v.b.) sanatçılar, aralarındaki sanat anlayışı ve dünya görüşü ayrılıklarına rağmen, yerli, hayatı yansıtma konusunda birleşmiş görünüyorlar. Tanzimat ve Edebiyat-ı Cedide hikâye ve romanlarında vakaların İstanbul sınırları içinde kapalı durmasına karşılık, bu devirde, hikâye ve roman yurdun her köşesine açık tutulmuş, her tabakadan halkın yaşayışı konu olarak ele alınmıştır. Özellikle köy ve taşra hayatını anlatan başarılı ilk örnekler (Ebubekir Hâzım: Küçük Paşa; Refik Halit: Memleket Hikâyeleri; Reşat Nuri: Çalıkuşu, v.b.) bu devirde verilmiştir. Kimi kitapların adları dahi (Refik Halit: Memleket Hikâyeleri: Ömer Seyfettin: Yalnız Efe - Anadolu romanı; Yakup Kadri: yarım kalan Ateşten Gömlek - Anadolu romanı) sonradan “memleket edebiyatı” diye adlandırılan bu çığırı açıkça belirtir. İlkin edebiyatdışı bir amaçla, “taşraların ne halde olduklarını, köylülerin ne yaptığını, ne istediğini, memleketin neye muhtaç olduğunu yerinde görüp incelemek” için Tanin gazetesinin Anadolu'ya gönderdiği bir yazarının Anadolu'daki şehir, kasaba ve köyleri dokuz ay (1909-1910) adım adım dolaşarak hazırladığı röportaj niteliğindeki gezi notları (Ahmet Şerif: Anadolu'da Tanin) ve aynı yıl içinde “Anadolu fatihaları” nı dile getirmek amacıyla yazılan, fakat yayınlandığı zaman hiç de ilgi uyandırmadığı halde, Cumhuriyet devrinde dikkati çeken bir roman (Ebubekir Hâzım: Küçük Paşa) ile açılan bu çığır; Refik Halit'in Anadolu sürgününden getirdiği hikâyeler “Memleket Hikâyeleri” ile geniş bir ilgi görmüş; Kurtuluş Savaşı yıllarında ise Anadolu insanının çetin alınyazısı üzerine eğilme hareketi (Halide Edip: Dağa Çıkan Kurt, Ateşten Gömlek / Yaban, Millî Savaş Hikâyeleri) artık zorunlu ve yaygın bir hal almıştır. Gözleme dayanan bu yerli hayatı yansıtma isteğinin sonucu olarak, çoğu yazalar Realizm (Ömer Seyfettin, Yakup Kadri, Refik Halit, Reşat Nuri, Memduh Şevket, v.b), hatta kimileri Natüralizm (Bekir Fahri, Selâhattin Enis, kimi hikâyeleriyle F. Celâlettin, kimi romanlarıyla Osman Cemal, v.b.) ilkelerini benimsemişlerdir Çoğu Fransız (Yakup Kadri, Refik Halit Reşat Nuri, Peyami Sata, Abdülhak Şinasi), kimisi İngiliz (Hailde Edip), kimisi Rus (Memduh Şevke) edebiyatlarının etkisi altında kalan bu devir sanatçılarının bir bölüğü de Hüseyin Rahmi ve Ahmet Rasim yolunu sürdürmüşlerdir (Ercüment Ekrem, Sermet Muhtar, Osman Cemal, kimi hikâyeleriyle F. Celâlettin). Parti kavgalarının kızıştığı Meşrutiyet ve Mütareke devirlerinde okuyucunun mizaha ve toplumsal yergiye düşkünlük göstermesi, bir çok yazarın (Ömer Seyfettin, Refik Halit, Ercüment Ekrem, Sermet Muhtar, Osman Cemal, Reşat Nuri, F. Celalettin v.b) mizaha eğilim göstermesine yol açmıştır.
Tiyatro alanındaki verim, hikâye ve roman kadar başarılı sayılamaz. Gerçi, Meşrutiyetin ilânıyla birlikte birçok tiyatro topluluğu ortaya çıkmış; hattâ bir de tiyatro okulu açılıp ilk resmî tiyatro (Dârülbedayi-i Osmanî) kurulmuş; bunlar eser yetiştirmek için pek çok yazar o alanda birtakım denemelere girişmiş ise de, bunların çoğu başarı çizgisinin çok altındadır. çeviri ve uyarlama arasında bir tek çevirmenin (İbnürrefik Ahmet Nuri) uyarlamaları belli bir değer çizgisinin üstüne çıkmıştır. Bu devrin başlıca yazar ve sanatçıları şunlardır: Bilim yolunda: Ziya Gökalp. Fuat Köprülü. v.b. Şiir alanında : (Aruz vezniyle) Mehmet Akif, Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, v.s. (Hece vezniyle) Mehmet Emin Yurdakul, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Halit Fahri Ozansoy, Enis Behiç Koryürek, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, v.b.(Bunlardan Ahmet Haşim fıkra ve gezi notları; Yahya Kemal makale; Halit Fahri, Yusuf Ziya, Faruk Nafiz manzum oyun da yazmışlardır.) Hikaye ve roman alanında: Ebubekir Hâzım Tepeyran, Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Ercüment Ekrem Talu, Selâhattin Enis, F. Cemâlettin, Osman Cemal Kaygılı, Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Halikarnas Balıkçısı, Sermet Muhtar Alus, Abdülhak Şinasi Hisar, Mahmut Yesari. v.b. (Bunlardan Ömer Seyfettin, Yakup Kadri, Refik Halit, Reşat Nuri, Sermet Muhtar, Mahmut Yesari oyun da yazmışlardır. İçlerinde anı yazanlar da vardır: Ebubekir Hâzım, Ömer Seyfettin, Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit, Memduh Şevket, Halikarnas Balıkçısı. Bir çoğu fıkra ve makale de yazılmıştır.) Tiyatro alanında: Musahip-zâde Celâl, İbnürrefik Ahmet Nuri, v.b. Gezi ve röportaj alanında: Ahmet Şerif. Röportaj - Mülâkat alanında: Ruşen Eşref Ünaydın. Gezi, anı, deneme, fıkra, makale alanlarında: Falih Rıfkı Atay, vb. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 123 Paylaşımcı Puanı : 2147483647 Kayıt tarihi : 03/04/09
| Konu: Geri: MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Salı Nis. 21, 2009 4:01 pm | |
| MİLLİ EDEBİYAT (1911-1923) Milli edebiyatı 1911 de Selanik’te çıkarılamaya başlanan genç kalemler dergisi etrafında toplanan genç sanatçılar oluşturur. Bu yıllarda devlet siyasi yönden çöküntü içindedir.Bu dönemde memleketi kurtarmak için ortaya çıkmış olan Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük ideolojilerinden Türkçülük fikrini seçerek bunun savunuculuğunu yapar.Bundan sonra İstanbul da birbirini izleyen milliyetçi derneklerle Türk derneği, Türk yurdu ,Türk ocağı adını taşıyan dergiler bu akımın kültür ve edebiyat alanlarında birer yayın organı oldular. MİLLİ EDEBİYATIN ÖZELLİKLERİ *Dilde sadeleşme fikrini savunmuşlardır ve bunu eserlerinde uygulamışlardır. *Dil konusunda şu görüşleri savunmuşlardır: Türkçe karşılıkları olan Arapça , Farsça kelime ve tamlamaların kullanılmasına karşı çıkmışlardır. Yazı dilinde İstanbul Türkçe’sinin esas alınmasını ileri sürmüşlerdir. *Milli konulara yönelmişlerdir.Eserlerinde savaşların insanlarımız üzerindeki etkisi ve çöküntüsünü işlemişlerdir.Yerli ve milli konularda yer vererek Anadolu insanının hayatını yansıtmışlardır. *Halk şiirinin nazım şekillerini kullanarak ,gerçek şiirimizin halk şiiri ,milli veznimizin hece vezni olduğunu ileri sürmüşlerdir. *Milli edebiyata yer yer şahsi konular işlense de hamaset yüklü bir edebiyattır. *Romanda ve öyküde teknik gelişmiştir. *Milli edebiyatın hikaye ne nesir alanındaki ilk yazarı Ömer Seyfettin’dir. *Mili edebiyata manzumelerini ve düşünceleriyle yön veren Ziya Gökalptir. *Tarih ve edebiyat tarihi alanındaki temsilcisidir.Fuat Köprülüdür. *Bu okulun başlıca temsilcileri Ömer Seyfettin,Emin Yurdakul,Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Kemalettin Kamu MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI ZİYA GÖKALP (1876-1924) *Türkçülük akımını sistemleştiren ve eserlerinde işleyen bir sanatçıdır *Türk milliyetçiliğini sınırlarını belirleyerek milli edebiyatın fikri temellerini oluşturmuştur. *Türkçülüğü dil,edebiyat,din,iktisat,siyaset ve güzel sanatlar alanındadır. *Edebiyatı görüşlerini yaymak için bir araç olarak gördü *Dili sadedir,süsten uzaktır. *Türk dilinin milli temeller üzerinde geliştirilmesi konusunda büyük çaba sarf etmiştir.Türkçe karşılıkları olan Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamaları atılmasını,halk diline yerleşmiş olanlarında Türkçeleşmiş Türkçe kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. *Milli veznimizin hece vezne olduğunu söyler. Eserleri:Şiir kitabları:Kızıl Elma,Yeni Hayat, Altın Işık Nesirleri:Türk Töresi,Türkçülüğün Esasları,Türkleşmek Muasırlaşmak İslamlaşmak, Malta Mektupları, Türk Medeniyeti Tarihi ÖMER SEYFETTİN (1884-1920) *Son devir Türk hikayeciliğinin en büyük yazarlarından biri ve yeni lisan hareketinin savunucularındandır. *Selanik’te çıkan genç kalemler dergisinde yeni lisan makalesinde Servet –i Fünün edebiyatının ağdalı, katışık diline karşı arı,sade halk dilini savundu. *Klasik öykünün edebiyatımızdaki ilk temsilcisi oldu. *Hikayelerinin konularını gündelik yaşamdan , çocukluk ve askerlik anılarından ,tarihten ,halk fıkralarından ,menkıbe ve efsanelerden alır. *Hikayelerinin bazılarında sosyal hayattaki gülünçlükleri karikatürize eder. *Hikayeleri realisttir. *Bazı hikayelerinde Balkanlarda çekilen sıkıntıları ve acıları işlemiştir. *Dili sade ve süsten uzaktır. ESERLERİ: İlk Düşen Ak,Yüksek Ökçeler, Bomba, Diyet, Gizli Mabet, Asilzadeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale, Kaşağı, Yalnız Efe, Nadan, Harem, Falaka *NOT:Efruz Bey adlı bir romanı da vardır. MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944) *Şiir yazmaya Servet-i Fünun döneminde başlamıştır. *İlk şiiri cenge giderken büyük ilgi toplamış ve bu şiirle Mili edebiyatın öncüsü olmuştur. *Şiirlerinde konularını ,toplum dertlerinden , sosyal epik hayat sahnelerinden almış,uyarıcı ve öğretici şiirler yazmıştır. *Şiirlerinde sade bir dil ve hece ölçüsü kullanmıştır. *Şiirlerinde hece sayısı çok olan ölçüler kullanmış böylece söyleyişte şiiri nesre yaklaştırmıştır. Eserleri:Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Turana Doğru, Ordunun Destanı, Tan Sesleri REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1892-1996) *Şöhretini çalıkuşu romanıyla kazanan Reşat Nuri milli edebiyat akımından etkilenen sanatçılardandır. *Eserlerinde yanlış batılılaşma anlayışını ,batıl inanışları yurdun çeşitli yerlerinde hayat sahneleri işlemiştir. *Eserlerinde Anadolu’nun yerli hayatını ve kişilerini başarılı bir şekilde yansıtmıştır. *Romanlarında güçlü bir gözlemciliğe dayanan realizm ve canlı bir üslup vardır. *Kahramanlarını genellikle tek boyutludur.Ruh tahlillerinde başarılı eserlerine konuşma dili hakimdir. *Roman, hikaye ve gezi yazısı türlerinde eserleri vardır. ESERLERİ: Romanları: Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Gizli El, Acımak, Eski Hastalık,Yaprak Dökümü , Akşam Güneşi, Damga, Bir Kadın Düşmanı Hikayeleri:Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk Tiyatroları:Hançer, Eski Borç, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi, Taş Parçası, İstiklal Gezi yazıları: Anadolu notları YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU (1889-1974) *Roman, hikaye ,deneme,makale, anı ve mensur şiir türlerinde eserler vermiştir. Yazı hayatına Fecr_i Ati topluluğunda romantik realist hikaye ve mensur şiirle başlayan Yakup Kadri bu topluluk dağıldıktan sonra milli edebiyat içinde yer almıştır. *Fecr_i Ati topluluğunda bulunduğu müddetçe bu topluluğun özelliklerini benimsemiş ve ferdiyetçi sanat anlayışına sahip olmuştur. *Asıl şöhretini romanlarıyla buldu. *Eserlerinde mükemmel bit teknik görülür, karakterleri başarıyla canlandırır. *İlk eserlerinde mistik bir hava sezilir. *1916 dan sonra yurt gerçeklerini ve milli duyguları işleyen eserler yazmıştır. *Tarih ve toplum olaylarından her birini bir romanına aktararak Tanzimat devriyle ****** Türkiye’si arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişim ve bunalımların, yaşayış ve görüş farklılıklarını işledi;düşünceye ve teze dayanan eserler yazdı. ESERLERİ: HİKAYELERİ : Bir Serencam, Rahmet , Milli Savaş Hikayeleri Mensur şiirleri Erenlerin Bağından, Okun Ucundan ANI : Vatan Yolunda Zoraki , Diplomat Gençlik ve Edebiyat Hatıraları ROMANLARI :Kiralık Konak,Yaban, Panaroma, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom Gomore, Ankara, Bir Sürgün. HALİDE EDİP ADIVAR (1884 1964 ) *İlk zamanlar İngiliz edebiyatının etkisinde yazdı. *İlk romanlarında aşk konusunu işlemiş ve kadın psikolojisi üzerinde durmuştur. *Türkçülük akınını benimseyerek milli edebiyatının en tanınmış romancısı ve hikayecisi olmuştur. *Ünlü Sultan Ahmet mitingi ile halkı coşturmuş ve milli mücadelenin bizzat içinde rol almıştır *Eserlerinde gözlem , tasvir ve tahlillerde başarılıdır. *Eserlerinde sosyal çevreye önem verir. *Dağınık bir üslubu vardır. Kullanmada başarılı değildir. *Romanlarında kahramanları genellikle kadındır. *Kadın kahramanları üstün özelliklere sahiptir. *Karakter bulmakta başarılıdır. *Eserlerini 3 kümeye ayırabiliriz. Yazar ilk romanlarında aşk konusu üzerinde durur.Bireysel tutkuları , özellikle kadın psikolojisini izler. Handan , seviye talip , kalp ağrısı gibi romanlarını bu kümede sayabiliriz. Kurtuluş savaşı üzerine yazılmış romanları : Ateşten Gömlek , Vurun *****ye. Toplum hayatını anlattığı töre romanları bu romanlar : Sinekli Bakkal , Tatarcık , Sonsuz Panayır , Sevda Sokağı Komedyası , Mor Salkımlı Ev ( ANI ) ESERLERİ : Romanları : Handan ;( aşk ) Yeni Turan ( idealize edilmiş bir kadının düşünce serüveni.) Ateşten Gömlek , Vurun *****ye ( istiklal savaşını , yunun zulmünü anlatır ) Sinekli Bakkal Tatarcık ( Türkiye’nin toplum yaşantısını yansıtır.) ANI : Türkün ateşle imtihanı ( istiklal savaşı yılları ) Morsalkımlı Ev ( Çocukluk günleri ) HİKAYELERİ : Dağa Çıkan Kurt , Harap Mabetleri İNCELEME : İngiliz edebiyatı tarihi FUAT KÖPRÜLÜ ( 1890 – 1966 ) : *Önceleri Fecri Ati topluluğunda bulunmuş olan Fuat Köprülü , Tarih ve edebiyat alanında batılı görüşe sahip ilk edebiyat tarihçimizdir. ESERLERİ : Türk edebiyatı tarihinde usül Türk edebiyatı tarihi Türk Dili ve edebiyatı hakkında araştırmalar ilk mutasavvuflar divan edebiyatı antolojisi | |
| | | | MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|